Böbrek Hastalıklarıyla Yaşam Psikoloji

Kişinin vücudu, aklı, ruhu ve çevresindeki sosyal ve kültürel etkileşimlerinin dinamik bir uyumudur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ne göre SAĞLIK “Yalnızca hastalık veya sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal bakımlardan iyilik halidir ”şeklinde açıklanır.

Hastalık yeni bir uyum sürecidir. İnsan organizmasının çeşitli nedenlerden ruhsal, bedensel ve sosyal dengesinin bozulmasına
denir.

  • Sadece kişiyi değil, çevresini de etkiler.
  • Kontrol algısı etkilenir, kontrol sorunu yaşanır.
  • Kaygı, öfke, kızgınlık, umutsuzluk, karamsarlık duyguları yaşanır.  İlgi ve destek beklentisi artar.
  • Karşıt duygu ilgi beklentisi , ilgi ve yardım almaya karşı öfke.
  • Aşırı duyarlılık, kolay incinme, üzüntü,
  • Kronik ve ölümcül hastalıklarda, ölüm korkusu görülür.
  • Red etme, bastırma, yansıtma gibi savunma düzenekleri,
  • Tedaviye uyumsuzluk, Depresyon veya başka
  • Psikolojik rahatsızlıklar ve reaksiyonlar görülebilir.

Hastalanan kişi kendine şu soruları sorar?

  • Ne oluyor?
  • Neden oluyor?
  • Neden ben?
  • Neden şimdi?
  • Ne yapmalıyım?
  • Durum ciddi olabilir mi?
  • Tedavi edilebilir mi?

Bir an önce bu sorulara cevap bulmak, bilgilendirilmek ister.

  • Sabırsızlık, huzursuzluk ve kaygı görülür.
  • İlgi ve şefkat beklentisi artar.

KRONİK HASTALIĞI OLAN HASTALARDA

  • Özgüvende azalma,
  • Ölüm korkusu,
  • Bağımlı olma endişesi,
  • Beden imajı değişikliği,
  • Yaşam tarzında bozulma,
  • Depresif görüntü,
  • Sosyal izolasyon gibi psikososyal problemlerortaya çıkabilmektedir.

KRONİK BÖBREK HASTALIĞI

Kronik böbrek hastalığı (KBH) geriye dönüşümsüz, ilerleyici ve pek çok sistemi ilgilendiren bir hastalıktır.

  • Tedavisi ise böbrek nakli yada diyalizdir. (HD&PD)
  • Tüm dünyada yaygın olarak görülmektedir.
  • Türkiye’de genel yetişkin popülasyon= KBH oranı %15,7’dir.
  • Yetişkin her 6 kişiden 1’inde KBH’lığı vardır.

KBH’NIN PSİKOSOSYAL YÖNLERİ

KBH’nın diyaliz ya da transplantasyon ile tedavisine pek çok organik, ruhsal ve sosyal sorun eşlik etmektedir.

  • Hastalar kısıtlayıcı bir yaşam stiline uyum sağlamak zorunda kalmalarının yanı sıra bağımlılık ve ölüm konularıyla yüzleşmektedirler.
  • 3 gün/haftada ortalama 4-6 saat süren diyaliz uygulamaları ile yaşam diyaliz makinesine, sağlık ekibine ve aileye bağımlı hale gelmektedir.

Diyaliz Tedavisinin Birey Üzerindeki Etkileri;

  • Diyalizde geçirilen zamana ve kalan zamanda da fiziksel yakınmalara ve ruhsal sorunlara bağlı olarak iş verimi düşmekte, sosyal yaşam fakirleşmektedir.
  • Gerek iş verimindeki düşüş gerek tedavinin pahalı oluşu ağır maddi kayıplara yol açmaktadır.
  • Diyet programlarıyla sıvı ve gıda alımı ciddi ölçüde kısıtlanmaktadır.

Diyaliz Tedavisinin Birey Üzerindeki Etkileri;

  • Diyete uyma zorunluluğu,
  •  Umutsuzluk,
  •  Üzüntü,
  • Geleceğe yönelik belirsizlikler,
  • Korkular,
  • Cinsel fonksiyon bozuklukları,
  • Zaman ve iş gücü kaybı,
  • Rol ve fonksiyon kaybı,
  • Ölüm korkusu,
  • Tedavi için bir cihaza bağımlı olma,
  • Kullanılan hemodiyaliz ve periton diyaliz kateterlerinin varlığı,
  • Makine alarmlarının korku& endişeye neden olması,
  • Ekonomik güvence kaybı,
  • Aile düzeninin bozulması,
  • Fiziksel işlev kaybı ve beden imajının etkilenmesi

"Diyaliz hastaları psikolojik yönden neden diğer kronik hastalardan farklıdır ?’’

DİYALİZ TEDAVİSİNE BAĞLI KAYIPLAR

  • Fiziksel işlev kaybı: Sağlığını ve özerkliğini yitirme ve tekrar kazanamayacağı endişesi.
  • Ekonomik güvence kaybı: Ailede bir bireyin diyaliz programına girmesi çoğu kez bir ekonomik yıkım oluşturmaktadır.
  • Aile düzeni bozulması: Eş ve çocuklarla ilişkide bozulma, bağımlı olma veya bakım veren tükenmişliği, agresyon, ilişkilerde sınırlılık , aşırı ilgi&ilgisizlik, aşırı hassasiyet, alınganlık, kolay incinme, öfkelenme, cinsel sorunlar.

DİĞER PSİKOSOSYAL SORUNLAR

Yaşam Kalitesi

  • Bireylerde yaşam kalitesi çeşitli nedenlerle azalabilir;
  • Temel gereksinimlerin karşılanmaması,
  • Beden imgesinin değişmesi,
  • Öz bakım davranışlarının & günlük yaşam aktivitelerinin yetersizliği
  • Kronik yorgunluk,
  • Seksüel disfonksiyon,
  • Gelecek ile ilgili kaygılar,
  • Destek sistemlerindeki yetersizlikler,
  • Akut sağlık sorunları,
  • Kronik sağlık sorunları gibi.

Yaşam kalitesinin yükseltilebilmesi için

  • BİREYİN; Ekonomik ve sosyal güvence içinde güven içinde yaşaması,
  • Rahatlık ve gereken konfora sahip,
  • Anlamlı ve aktif bir yaşam içinde ,
  • Yakın çevresi ile olumlu ilişkiler içinde,
  • İtibar görmesi,
  • Mahremiyetine değer verilmesi,
  • Kendini ifade edebilmesi,
  • Fonksiyonel olarak yeterli ,
  • Özgün bir birey algılanması,
  • Huzurlu ve inanç değerlerine saygı gösterilmesi gerekir.

Özgür ve ark. (2003) yaptığı çalışmada hemodiyalize bağlı yaşam kalitesinin psikolojik ve sosyal boyutlarında bozulmaya neden olduğu, anksiyete ve depresyon puan ortalamalarının ise Türk toplumu için saptanan kesme puanının üzerinde olduğu belirtilmektedir.

Bu nedenle hastaların psikolojik desteğe gereksinimlerinin göz önünde bulunmasına dikkat çekilmektedir.

@AnadoluBöbreğiniDinliyor